Medikritik Hukuk Danışmanı Av. Erkin Göçmen, Medikritik için yazdı...
Tıp uygulamalarına ilişkin hukuki uyuşmazlıkların ağırlıklı bir kısmını estetik ameliyatlar oluşturmaktadır. Estetik ameliyatların önemli bir kısmı ise meme protezleridir. Bu makalemizde estetik ameliyatların yaygın bir şekli olan meme protezi ameliyatı ile ilgili bir hukuk olgusuna yer vereceğiz. Bu olguda yer verdiğimiz Yargıtay kararı ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına ilişkindir. Bu karar, benzer olgular bakımından da emsal nitelik taşımaktadır. Somut olguda, hasta, kendi ifadesi ile “daha düzgün ve dik durması” için silikon meme protezi ameliyatı olmak istemiş ve bu maksatla bir estetik cerrahi uzmanına müracaat etmiştir. Sonraki aşamalarda olayların gelişimi şu şekilde cereyan etmiştir.
Anılan olguda “hastaya” 2013 yılının Ağustos ayında silikon meme protezi operasyonu tatbik edilmiştir. Fakat operasyondan bir süre sonra “hastanın” göğüslerinde gözle görülecek kadar belirgin bir şekil bozukluğu ve şiddetli ağrı meydana gelmiştir. “Hasta” bu şikâyetlerle aralıklarla ameliyatını yapan cerraha başvurmuştur. Cerrah bu başvurular sırasında (hastasına) zaman içinde bu yakınmaların ortadan kalkacağını ifade etmiştir.
Hasta, ameliyat sonrasında yaşadığı şikâyetlerle ilgili olarak yaptığı başvurularda doktorunun kendisi ile ilgilenmediğini, zaman ilerledikçe göğüslerindeki ağrının daha da arttığını, yine göğüslerindeki şekil bozukluğunun da daha da belirginleştiğini beyan etmektedir. Nitekim hasta aynı şikâyetlerle bir süre sonra tekrar doktoruna başvurmuş, bu sefer doktoru ikinci bir meme protezi yapılması gerektiğini belirterek kendisine randevu vermiştir. 2014 yılının Eylül ayında aynı hekim tarafından ikinci bir meme protezi ameliyatı olmuştur. Ancak bu ameliyat sonrasında hastanın memnuniyetsizliği daha da artmıştır.
Bunun üzerine plastik cerrahi uzmanı doktor, hastasına bir kez daha ameliyat olmasını önermiş, ancak hasta “davalıya olan güvenini kaybettiği ve aynı kusurların yine devam edeceği kaygısı” ile önerilen üçüncü ameliyatı kabul etmemiştir.
Neticede ikinci ameliyatın sonucundan da memnun kalmayan hasta, doktoruna karşı maddi ve manevi tazminat davası açmıştır. Mahkemeye hastanın avukatı tarafından sunulan dava dilekçesinde, ikinci ameliyatta, muvafakati alınmadan ve yeterli aydınlatma yapılmadan göğüslerine 325 cc silikon yerleştirildiği ve istemediği halde göğüslerinin büyütüldüğü iddia edilmiştir. Yine hasta, ikinci ameliyattan sonra da ilk ameliyatta olduğu gibi göğüslerindeki ağrının devam ettiğini, silikonların toplanarak katlandığını, göğüslerinde tümüyle şekil bozukluğu meydana geldiğini iddia etmektedir.
Doktor, mahkemeye sunduğu savunmasında, davacıya yapılan estetik operasyonun sorunsuz bir şekilde sonuçlandırıldığını, uygulanan meme protezi ameliyatının başarılı bir şekilde gerçekleştiğini, ameliyat sırasında veya ameliyat sonrasında herhangi bir komplikasyon ya da beklenmedik durum gelişmediğini belirtmiştir. Yine, doktor, savunmasında davacıya yapılan ikinci ameliyatın memede kapsül oluşumu nedeniyle yapıldığını, bunda da kendisinin hiçbir kusurunun olmadığını ifade etmiştir.
Yargılama sırasında dosya Adli Tıp Kurumu’na (ATK) gönderilmiştir. Verilen ATK raporunda, davacının muayenesinde hastanın sol göğüs üst medialde ele gelen ağrılı kitlesinin olduğu, sağ göğüs alt bölgede ele gelen ağrılı sert kitlenin, her iki göğüs altında 3’er cm’lik ameliyat skarlarının bulunduğu, sol göğsün daha büyük ve sağ göğsün de sola göre daha sarkık görünümde olduğunun izlendiği ifade edilmiştir. Bununla birlikte ATK raporunda, davacıya mikromastia ameliyatı yapıldığı, bu ameliyat sonrası memede kapsüle bağlı sertleşmenin ortaya çıkabileceği, bunun herhangi bir tıbbi kusur ya da ihmalden kaynaklanmayan komplikasyon olduğu neticesine ulaşıldığı ifade edilmiştir.
Sonuç olarak Adli Tıp Kurumu Raporu’nda, bu komplikasyonların giderilmesi için müteaddit operasyonların yapılabileceği, olayda kişinin tedavisine katılan sağlık görevlilerinin uygulamalarının tıp bilimi tarafından genel kabul görmüş ilke ve kararlara uygun olduğu ve sağlık çalışanlarına atfedilecek bir kusur bulunmadığı ifade edilmiştir.
Neticede yerel mahkemece, hastanın maddi ve manevi tazminat talebi yerinde bulunmamış ve davanın reddine karar verilmiştir. Konu, davacının itirazı üzerine Yargıtay 15. Dairesinin önüne gelmiştir.
Burada, Yüksek Mahkemenin yerel mahkemenin kararı hakkındaki görüşünden bahsetmeden önce bazı hususları vurgulamakta yarar bulunmaktadır. Bilindiği üzere Yüksek Mahkeme (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi) bu türden estetik ameliyatlar için hekim ile hasta arasındaki hukuki ilişkiyi eser sözleşmesi olarak kabul etmektedir. Eser sözleşmesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 470. maddesi uyarınca bu türden sözleşmelerde müteahhidin (somut olguda estetik ameliyatı icra eden hekimin) edimi bir şeyin imalidir (bir eserin meydana getirilmesidir). Bu hukuki ilişkide iş sahibi konumunda olan hastanın edimi ise yapılacak işin (ameliyatın) bedelini müteahhide (somut olguda doktora) ödemektir.
Türk Borçlar Kanunu’na göre eser sözleşmesinde, yüklenicinin sonucu (imalatı) garanti ettiği varsayılmaktadır. Somut olguda ise davacı, daha düzgün ve dik durması için göğüslerine silikon protezi ameliyatı yaptırmak istemektedir. Amaç göğüslerde arzu edilene uygun bir görünüm kazandırılmasıdır. Sonuçta hasta bu maksatla plastik cerrahi uzmanına başvurmuştur. Zaten taraflar arasındaki sözleşmenin gayesi de estetik ameliyat yapılmak suretiyle istenilen amaca ve mutabakata bağlanan vaade uygun bir sonucun ortaya çıkmasıdır.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi bu olguda da önceki içtihatları doğrultusunda karar vermiştir. Yüksek Mahkeme, kararında, davacıya yapılan estetik müdahalenin sonucu itibariyle iş sahibi (hasta) yararına sonuç vermediği, memede başlangıçta amaçlandığı şekilde estetik açıdan daha düzgün ve dik durma olgusunun gerçekleşmediği sonucuna varmış ve hekimin edimini sözleşmeye uygun olarak gerçekleştirmediği neticesine ulaşmıştır. Hükümde, hasta tarafından ödenen bedelin kendisine iadesi ile uygun görülecek oranda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği ifade edilmiştir.