Bugün Resmi Gazetede yayınlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Radyoloji, Radyum ve Elektrikle Tedavi ve Diğer Fizyoterapi Müesseseleri Hakkında Tüzük yürürlükten kaldırılmıştır. Tüzüğün bazı maddelerinin eskidiği ve fiilen yürürlükte olmadığı bilinmektedir. Ancak Tüzüğün 24. maddesinde, "her röntgen mütehassısının veya röntgen ve radyom ile iştigal eden kimsenin senede dört hafta muntazaman devamlı tatil yapması mecburidir" hükmü sevk edilmiştir. Bu hüküm, kamuda ya da özelde olsun herhangi bir ayrım gözetmeksizin, radyasyonla çalışan her sağlık çalışanına yıllık dört hafta izin hakkı tanımıştır. Yazımız bu durumun ortaya çıkardığı sorunla ilgilidir.
Gerçekten de kamuda çalışanların sağlık izinleri (uygulamada şua izni de denilmektedir) ile ilgili olarak anılan Tüzüğün 24. maddesindekine ilave bir düzenleme daha bulunmaktadır. Nitekim 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 103. Maddesinin son fıkrasına göre, “hizmetleri sırasında radyoaktif ışınlarla çalışan personele, her yıl yıllık izinlerine ilaveten bir aylık sağlık izni verilir.” Bu hüküm kamu sağlık çalışanları için önemli bir kazanımdır. Nitekim Radyum ve Elektrikle Tedavi ve Diğer Fizyoterapi Müesseseleri Hakkında Tüzüğün yürürlükten kaldırılması ile Devlet Memurları Kanunundaki bu hak da ortadan kalkmamıştır. Bu sebeple Tüzüğün yürürlükten kalması kamu sağlık çalışanlarının yıllık sağlık izni haklarının kaybolacağı şeklinde yorumlanması mümkün değildir. Özetle kamu sağlık çalışanlarının şua izinleri bugünden sonra da devam etmektedir.
Ancak özel sağlık sektöründe çalışanlar için aynı durum geçerli değildir. Zira özel sektörde çalışanlar Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tabi değillerdir. Özel hastanelerde radyasyonlu ortamlarda çalışan sağlıkçıların yıllık şua izinlerinin tek hukuki dayanağı Radyum ve Elektrikle Tedavi ve Diğer Fizyoterapi Müesseseleri Hakkında Tüzüktü. Bugün itibari ile anılan Tüzük ve şua izni hakkı yürürlükten kalkmıştır. Bu nedenle özel sektörde radyasyonlu ortamda çalışanlar için ağır bir hak kaybı ve eşitsizlik ortaya çıkmıştır.
Bu değişikliğin özel hastane lobisinin etkisiyle yapıldığı konusunda bir şüphe bulunmamaktadır. Maalesef özel hastane işletmecisi bakanlar döneminde bunun gibi çok sayıda düzenleme yapılmıştır. Bunlardan birisi de özel hastanelerde çalışan doktorlara şirket kurdurup hastane onlardan hizmet alıyormuşçasına garabet sözleşmelerin yapılmasına izin veren bir kanun değişikliğiydi. Bu liste uzatılabilir.