Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 14 Mart Tıp Bayramı etkinliğinde, sağlık çalışanları için yeni düzenlemeleri açıkladı. Medikal Malpraktis Derneği olarak, yapılması düşünülen yasal düzenleme hakkında olumlu ve olumsuz kanaatlerimiz oluşmuştur. Bu kanaatlerimiz doğrultusunda özellikle bahsedilen ilk düzenleme, sağlık çalışanlarına yönelik saldırıları çözeceği beklenen yöntemle ilgili olandır. Sağlık çalışanları görev başındayken onlara karşı işlenen kasten yaralama suçu, CMK kapsamında katalog suç olarak düzenlemede yerini alacağı belirtildi. Bu düzenleme ile artık somut delile dayanan kuvvetli suç şüphesi mevcut olursa şüpheli tutuklu olarak yargılanabilecektir. Bu durum bazı suç tipleri için ceza yargılaması açısından yaptırım gücünü barındırmaktadır. Kastedilen bu düzenlemeyi açıklamadan önce CMK kapsamında katalog suç tanımını biraz açmakta fayda var.
Katalog Suç Aksi İspat Edilene Kadar Tutuklama Nedenidir
Katalog suçlar; tutuklamayı gerektirebilecek deliller ve soruşturma açısından önem arz eden suçlar olup, her ne kadar katalog suçlar tutuklanması gerekli olduğu düşüncesi uyandırdıysa da aslında olması gereken hakimin her olayı kendi içinde değerlendirerek karar vermesi gerektiğidir. Yani her ne kadar bu suç katalog suçlar arasına dahil edilse de tutuklama konusunda karar genel değerlendirme neticesinde hakim tarafından verilecektir. Yani şunu belirtmeliyiz ki katalog suç dediğimiz şey bir karinedir, aksi ispat edilene kadar tutuklama nedeni var olarak kabul edilir. Şu anki yasal düzenlemeyle dahi katalog suçlar içerisinde olmasa bile şüpheli-sanık için tutuklama kararı zaten verilebilir. Bu suçun katalog suç haline gelmesinin hakimler için kamuoyu baskısı oluşturacağı ve en büyük tutuklama gerekçesi olacağı düşünülmüşse de; burada tutuklamanın ölçüsü, gerekliliği, ciddiyeti konusunda yeni tartışmalar ortaya çıkacaktır.
Düzenleme sağlıkta şiddeti önleme açısından bir yaptırım gücü oluşturması adına düzenlenmişse de, burada hukukçular açısından özellikle tutuklamada ölçülülük ve ciddiyet konusunda yeni tartışmaları doğuracaktır. Yani düzenlemenin arzu edilen amaca ulaşıp ulaşamayacağı konusunda maalesef ciddi endişeler mevcuttur. Zira sağlıkta şiddeti önlemek için bu suçu katalog suçlar arasına koymak yeterli değildir. Zira hakim mevcut düzende de şüpheli hakkında tutuklu yargılama kararı alabilir.
Mesleki Sorumluluk Kurulu’nun İzin Şartı Özelde Çalışanlar İçin Umut Verici
Devam eden düzenlemede ikinci düzenleme ise ilgili mesleki sorumluluk kurulu oluşturulması hakkındadır. Sağlık çalışanlarının yaptıkları muayene, koydukları teşhis ve uyguladıkları tedaviye ilişkin tıbbi işlem ve uygulamalar nedeniyle cezai ve hukuki sorumlulukları doğabilmektedir. Mevcut düzende kamu kurum ve kuruluşlarıyla devlet üniversitelerinde görev yapan hekim ve diş hekimleri ile diğer sağlık meslek mensuplarının yaptıkları muayene, teşhis ve tedaviye ilişkin tıbbi işlem ve uygulamalar sebebiyle yapılacak adli soruşturmalar; belli bir takım izin usullerine tabi tutulmaktadır ve idari makamdan izin alınması şartına bağlıdır. Ancak mevcut düzende özel sağlık kuruluşları ve vakıf üniversitelerinde görev alan sağlık çalışanları için kalkan sistemi bulunmamaktadır. Bu sebeple bu kurumlarda çalışan sağlık çalışanları yaptıkları her muayene, teşhis ve tedavi sonrası kendilerini bir anda soruşturma aşamasında ifade verirken bulabilmektedir. Bu durum sağlık çalışanları üzerinde baskı unsuru oluşturmakla birlikte, ciddi bir motivasyon kaybına ve sağlık hizmetini neredeyse engelleyecek nitelikte bir hal almasına sebebiyet vermektedir.
Yeni düzenleme ile soruşturmalar için ayrım yapılmaksızın kamu kurumu, özel sağlık kurumu, vakıf üniversitelerinde görev yapan hekim ve diş hekimleri ile diğer sağlık meslek mensupları için Mesleki Sorumluluk Kurulu’nun izin şartı getirilmiştir. Bu düzenleme özel kurumlarda hizmet veren sağlık çalışanları için gerçekten güzel bir uygulama olacaktır. Neredeyse keyfiyete varan hasta şikayetleri sonucunda sağlık çalışanlarının ceza makamının önünde kendisini çok kolay bulması, sağlık çalışanları için yorucu ve yıpratıcı bir hal almış ve özellikle hekimleri çalışamaz hale getirmiştir. Ancak bu düzenleme sadece özel sağlık kurumu çalışanları için umut verici bir düzenleme olmakla kalmaktadır. Zira devlete bağlı sağlık kurumlarında idari soruşturma izni kavramı mevcuttur. Maalesef bu düzenleme devlete bağlı çalışan sağlık çalışanları için yenilik doğuran bir düzenleme olmayıp sadece usulü değişikliğe gidilmiştir.
Mesleki Sorumluluk Kurulu Spesifik Alanlar İçin Yetersiz Olacak
Planlanan Mesleki Sorumluluk Kurulu, Sağlık Bakanlığı tarafından kurulacak olup; kurulun yine Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen Bakan Yardımcısı, Sağlık Hizmetleri, Kamu Hastaneleri, Hukuk Hizmetleri, Yönetim Hizmetleri Genel Müdürleri veya Yardımcıları, profesör veya doçent unvanlı biri dahili diğeri cerrahi branştan iki hekim olmak üzere 7 üyeden oluşması planlanmaktadır. Yine kurul üye tam sayısının salt çoğunluğuyla toplanır ve üye tam ayısının salt çoğunluğuyla karar alır. Oylamalarda çekimser oy kullanılamaz. Kurul yapısı incelendiğinde 5 idari, 2 tıp üyesi görülmektedir. Her ne kadar düzenleme umut ışığı olsa da üye sayısı içerisinde 1 cerrahi 1 dahili branştan hekimin yer alması yetersiz gözükmektedir. Medikal malpraktis ve ceza davalarının en çok Kadın Hastalıkları ve Doğum branşı gibi spesifik alanlara açıldığı göz önüne alındığında; kurulun idari yapısının baskın olması, yetersiz olduğu konusunda bir takım endişeye sebebiyet vermektedir. Bununla ilgili başkaca düzenleme yapılıp yapılmayacağını tabii ki zamanla göreceğiz. Ancak bu haliyle kurul spesifik alanlar için yetersiz olacak gibi gözükmektedir.
Sağlıkta Şiddetin Katalog Suç Kapsamına Alınması Yeterli Değil
Sonuç olarak mevcut teklif sağlıkta gelinen içler acısı halin düzenlenmesi kastını taşısa da, maalesef teklifin çok fazla eksiklikleri olduğu görülmektedir. Sağlık personeline yönelik kasten yaralama suçunun katalog suç kapsamına alınması sağlıkta şiddet için yaptırım gücü oluşturmaktan öte maalesef tutuklamanın keyfiyeti konusunda hukukçular arasında bir takım tartışmaları getirecektir. Mevcut haliyle zaten dosya kapsamında hakim gerekli gördüğü takdirde şüphelinin tutuklu yargılanmasına karar verebilir. Sağlıkta şiddetin katalog suç kapsamına alınması maalesef yeterli bir düzenleme değildir. Bir diğer düzenleme olan soruşturma iznine yönelik kurul izni kavramı ise özel sağlık sektörü dışında bir umut ışığı taşıyan bir düzenleme değildir. Çünkü zaten devlete bağlı sağlık kurumlarında bir idari izin sistemi mevcuttur. Oluşturulması planlanan Mesleki Sorumluluk Kurulu’nun üyelerinin ise çeşitli ihtisas alanı olan hekimlerden oluşması gerektiği açıktır. İdari yapısının baskın olacağı görülen kurulun soruşturma izni verip vermeme konusunda özellikle ihtisas alanlarında yetersiz kalacağı ve bu nedenle buradaki işleyişte de ciddi eksiklerin olacağı açıktır. Söz konusu düzenlemenin sağlıkta şiddet, medikal malpraktis davaları, sağlıkta yoğun baskının önlenmesi kapsamında yeterli bir düzenleme olmadığı çok açıktır. Ama yine de çözüm kastı arayan bu ilk adım umarım devamının gelmesine öncülük eder.
Av. Pelin GÖKTUĞ
Medikal Malpraktis Derneği