Tıp fakültesinde çok sıkıcı geçen bir teorik dersinizi hatırlayın.
Eğitici tek taraflı şekilde durmadan konuşuyor veya onu bile yapmayıp slayttan doğrudan okuyor.
Öğrencilerden istekli olanları ilk 15 dakika pür dikkat dinliyorlar ama ondan sonra onlar da dikkatlerini toparlayamıyorlar. Zaten tek taraflı bilgi aktarımı şeklinde olduğu, öğrencileri içine katmadığı için düşük verimle devam eden dersin getirisi neredeyse sıfıra düşüyor. Öğrencilerin zihnine, tıp gibi muhteşem mekanizmaları içeren bir alanı “sıkıcı” olarak kodlamaya neden olması da cabası.
Sonra eğiticinin aklına bir hastası geliyor.
Şöyle bir cümle sarf ediyor: “Bir hastam vardı…”
İşte sihirli kelimeler bunlar, “bir hastam vardı”, “bir hasta gelmişti”. Hatta “hiç unutmam” ile başlarsa sihrin etkisi daha yüksek oluyor. Bunların devamında da o hastasını nasıl yönettiğini anlatıyor.
Bu kelime öbekleri kullanıldığında o sıkıcı dersler bir anda ilgi çekici hâle geliyor. Öğrencilerin ilgili olanları da olmayanları da derse kulak kabartıyor. Ders bittiğinde öğrencilerin aklında kalan şey, slayttan okunan tanı kriterleri de değil, tedavi algoritmaları da akılda kalan her ne varsa, “bir hastam vardı” ile başlanıp anlatılan olguya entegre edilmiş bilgiler.
Sadece ders sonrasında değil, belki de yıllar sonra bile o öğrenci o tür bir hastayla karşılaştığında “bir hastam vardı” kısmını hatırlayıp kullanıyor.
Çünkü öğrenme kuramlarına göre erişkinler, gerçek hayatla ilişkilendirme olmadan öğrenmekte zorlanıyor. İşine yarayacağına inanmadığı bilgiyi öğrenmeye istek duyamıyor. Öğrense bile, sırf sınavı geçmek ve sonrasında bir kenara atmak için kısa süreli olarak, “kullan-at” mantığıyla öğreniyor. Dolayısıyla “öğren, sınavdan sonra unut” döngüsü, tıp fakültesinde harcanan altı yıl boyunca tekrarlanıyor.
Bir tıp öğrencisinin tweeti:
Oysa bilgiler vakalar üzerinden, gerçek mesleki yaşamla ilişkilendirilerek ele alındığında öğrenci merak ediyor, “acaba o hastaya ne olmuş” diye düşünüyor. Çünkü gerçek hayat onları cezbediyor. İleride yapacakları mesleğin ta kendisinin bir örneğini duymak ilgilerini çekiyor. Çünkü bilgi, tek başına bir anlam ifade etmiyor. Bilginin kullanılacağı bağlamı bilmeden o bilgiyi kullanmak mümkün olmuyor.
Bilgiyi çekice benzetirsek, o çekici kişinin eline tutuşturmak işi çözmüyor. Bir marangoz da, bir arkeolog da aynı çekici kullanıyor; bağlamları farklı. Siz bilgiyi bağlamından soyutlayarak verdiğinizde o bilgiyi işlevselleştirme becerisini vermiş olmuyorsunuz.
İşte bu yüzden, sözlü sınavda beta kaynaklı akut tonsillitin tanı kriterlerini bir çırpıda sayan öğrenciye “aferin, geçtin” deseniz de o öğrenci yarın mesleğe başladığında karşısına gelen pediatrik yaş grubundaki hastaya uygun tanı ve tedaviyi sağlayamıyor. Sonra da o hasta çocuk, akut romatizmal ateşle geliyor. Burada sorumlu olan sizsiniz. Çünkü bilgisini hangi bağlamda kullanacağını göstermediniz, üstüne üstlük o bilgiyi o bağlamda kullanıp kullanmadığını ölçme değerlendirme yöntemleriyle sınamadınız. Buna rağmen “doktorluk yapma ehliyeti” verdiniz.
Peki, ne yapalım?
Derslerinizde “bir hastam vardı” kelimelerini sıkça kullanın. Siz tecrübeli bir hekimsiniz, deneyimleriniz bir derya gibi; onları bu deryadan nasiplendirin. Gerçek hayattan onların düzeyine uygun örnekler öğrencileri her zaman etkiler. Onlar henüz sizin yaşadığınız çok basit tecrübeleri yaşamadılar. O basit ama çok çok önemli tecrübeleri, dersinizde öğrenilmesini istediğiniz ana mesajlarla ilişkili şekilde anlatın. Kendinize bir kota koyun “Her dersime en az üç yaşanmış olgu örneği koyacağım.” deyin.
Ölçme değerlendirme sürecini yani sınavlarınızı gerçek mesleki yaşamı olabildiğince yansıtan şekilde kurgulayın. Düzeneğini kurmak biraz zahmetli olsa da Nesnel Yapılandırılmış Klinik Sınav (OSCE) bu amaç için çok etkili bir yöntemdir (Ayrıntılı bilgi de şurada: https://tipegitimivebilisimi.blogspot.com/2019/08/osce-yaz-dizisi-2-oscenin-temel.html).
Unutmayın, zahmet etmeden iyi hekim yetiştiremezsiniz. İyi hekim yetiştirdiğinizi hissettiğinizde ise çektiğiniz zahmetler yerini oldukça dingin bir iç huzura bırakacaktır. Bu huzuru yaşamaya ne dersiniz?
Tıp Eğitimi alanından bilgiler için takip etmeniz önerilir: https://twitter.com/tipegitim
Kâmil Vâsık Yûzey