Türkiye’nin koronavirüs ile mücadelesindeki başarısı TTB yönetimini rahatsız etti. Türkiye, Bilim Kurulu’nun açıkladığı aşı haberine sevinirken TTB’nin tartışmalı merkez konsey başkanı Fincancı, devlet yönetiminin uluslararası mahkemelerde yargılanması gerektiğini savundu.
Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı, dün PKK’nın gazetesi Yeni Yaşam’a yaptığı açıklamada hükümeti uluslararası ceza mahkemesinde yargılatmakla tehdit etti. Fincancı, yaptığı açıklamada, “koronavirüs salgınının kontrolden çıkması ve bu kadar çok can almasının sorumlusunun devleti yönetenler olduğunu” söylemekle kalmadı, aynı zamanda konuyu sözde “bölgedeki çatışma sürecine bağlayarak” PKK ile de ilişkilendirmeyi başardı.
TTB BAŞARIDAN RAHATSIZ
Türkiye’nin koronavirüs ile mücadelesindeki başarısının TTB yönetimini rahatsız ettiği anlaşılıyor. Zaten bir süredir yaşanan kimi olumsuzlukları abartmak suretiyle felaket tellallığına soyunduklarını görüyorduk. Özellikle sağlık çalışanları ve hekimleri, devlet ve toplumla karşı karşıya getirme maksatlı kampanyaları da bu niyetlerini açık ediyordu. Ancak Fincancı’nın bu son açıklamasında salgın dolayısıyla ölümleri uluslararası ceza mahkemesine götürmekten söz etmesi bir başka aşama anlamına geliyor. TTB’yi yönlendiren küresel güçlerin bunlara Türkiye’nin salgınla mücadelesini sabote etme görevi verdiğini biliyorduk. Fakat bu sefer arkalarındaki merkez gaza tam basmış görünüyor. TTB’nin giderek ‘yaratıcı yıkıcılık’ planına uygun hareket edeceği anlaşılıyor. Öyle ki, salgın sebebiyle ölümlerden sorumlu tutacakları devlet yöneticilerini uluslararası ceza mahkemesinde yargılatmakla tehdit edebilme derecesine ulaştılar.
Şüphesiz bu sözlerin ve tehditlerin bir kıymeti yok. Değil TTB yönetimi, ağababalarının dahi Türkiye’yi uluslararası mahkemelerde yargılatacak bir gücü yok. Türkiye, salgınla mücadelesine kararlılıkla devam ediyor. Alınan önlemler etkili olmaya başladı. Önümüzdeki hafta aşılamalar da başlıyor.
VATANSEVER HEKİMLERİN GÖREVİ
Burada TTB’nin hangi güçlerin oyuncağı olduğunu teşhir etme konusunda vatansever hekim kitlesine büyük görevler düşüyor. Ayrıca geniş hekim kitlesini de bu bozguncu söyleme karşı aydınlatmak gerekiyor. Türk hekimleri ülkenin yaşadığı her sıkıntıda Türk Milletinin yanında kararlılıkla durdu. Gerektiğinde göreve atılmaktan çekinmedi. Bunun en çarpıcı örneklerini Çanakkale’de ve İstiklal Harbinde gördük. Bugün yaşadıklarımız da benzer koşulların varlığını gösteriyor ve yine vatansever hekimler görevlerinin başında Türk Milletinin salgınla mücadelesinde öncü sorumluluklar üstleniyor. Bu ruhu ve kararlılığı diri tutmak bugünün temel ihtiyacıdır.
TTB de bunu görüyor. Bu nedenle, düzenlediği kampanyalarla hekimler arasındaki bu büyük mücadele kararlılığını ve direnci zayıflatmak istiyor. Sürekli olumsuzluğa vurgu yapan, kimi olumsuzlukları abartarak felaket gibi göstermeye çalışan tutumları bu maksatlarının en belirgin kanıtlarını meydana getiriyor.
Burada Türk Milleti ve hekimler müsterih olmalıdır. TTB’nin bütün bozgunculuk çabaları boşa çıkarılacaktır. Türkiye, salgınla başarılı bir mücadele vermiştir. Sağlık Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığının, Bilim Kurulu’nun danışmanlığında aldığı tedbirler son derece etkilidir. Bugün Türkiye, büyüklüğü ve dünya ile yoğun irtibatı dikkate alındığında, salgınla mücadelede diğer ülkelere göre çok daha başarılı bir konumdadır. Buna gelişmiş zengin ülkeler de dahildir.
Yine Türk hekimlerinin ezici çoğunluğunun bu bozguncu ve yıkıcı propagandaya itibar etmediği görülmektedir. Bunu anlayan TTB yönetimi bu sefer kamu yöneticilerini uluslararası ceza mahkemesi ile tehdit etmektedir. Burada, Sağlık Bakanlığı’nın bu yıkıcı propagandayı etkisizleştirme görevi de bulunmaktadır. Bu amaçla TTB yönetimi ve bu yönetimin kontrolündeki tabip odalarının yönetimleri derhal görevden alınmalıdır. Kanunlar buna izin vermektedir. Aslolan bunu yapma iradesidir.
TÜRK HEKİMLERİNİ TEMSİL ETMİYOR
Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) tartışmalı merkez konseyi başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın, Türkiye aşı haberine sevinirken PKK’nın gazetesi Yeni Yaşam’dan yaptığı açıklama hekimlerin tepkisine neden oldu. Cumhuriyetçi Hekimler 2. Başkanı Dr. Hikmet Çevik, “Günde ortalama 500-3000 kişinin salgından öldüğü Batı ülkelerinin yargıçlarına yapılan çağrıya bakın. Türkiye düşmanlığı ar damarını da çatlatır. Görevli misiniz? Ben başka bir izah bulamadım” dedi.
İzmir Hekim Güçbirliği sözcüsü ve İzmir Tabip Odası’nın önceki başkanı olan Dr. Suat Kaptaner, Fincancı’nın Abdullah Öcalan’a Özgürlük Platformu katılımcısı, Ergenekon Kumpas Davasının tek müdahili ve Demokratik Halk Kongresi destekçisi olduğunu hatırlattı: “Bu kimliğin Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanlığına kondurulmasındaki gerçek neden ortaya çıkıyor. Türkiye’nin pandemiye karşı mücadelesindeki sorunları gerekçe göstererek Türkiye’yi uluslararası planda zor duruma düşürmek, uluslararası ortamlarda yargılanacak ABD sıfatlandırması ile ‘haydut devlet’ konumuna düşürmek ve dolayısıyla iç kargaşayı da körüklemek. Hekimleri ve bütün toplumu özellikle naif Atatürkçüleri uyarmıştık. En son Fatih Portakal da böyle bir kimliğe destek olacak konumda onunla birlikte TTB MK etkinliğinde kolaylaştırıcı oluyor. Bütün kamuoyunu uyarıyoruz. Bu kimlik Türk hekimliğini temsil edemez.”
Şebnem Korur Fincancı, salgınla ilgili açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “AKP ve AKP iktidarı dönemindeki tüm Sağlık Bakanları bu çöküşten sorumlu. Yalnız Sağlık Bakanı’nın değil İçişleri Bakanı’nın da sorumlu olduğunu görmek gerekir. ‘Başkanlık Sistemi’yle birlikte bir tek adam yönetimine de dönüşmüş olan Türkiye’de, Cumhurbaşkanı’nın sorumluluğu vardır. Bu devlet yöneticilerini yargılayabileceğimiz büyük bir uluslararası ceza mahkemesiyle bu davaları önümüze getirmemiz ve belki bugün egemenlerin hukuku içinde yargıya yansıması olanağı olmazsa bile en azından toplum vicdanında yargılanmalarını sağlamamız gerekiyor.”